Eksozomlar, hücreler arası iletişimi sağlayan, hücreler tarafından doğal olarak salgılanan ve zarla çevrili mikroskobik yapılardır. Genellikle 30 ila 150 nanometre boyutlarında olan bu yapılar, hücre içinden oluşan özel veziküllerle şekillenir ve içerdikleri biyolojik bilgiyle diğer hücrelere etki ederler. İçeriklerinde proteinler, RNA’lar, lipitler ve çeşitli büyüme faktörleri gibi hücresel mesajlar taşırlar. Son yıllarda özellikle rejeneratif tıp, immünoloji ve onkoloji gibi alanlarda eksozomların potansiyeli büyük ilgi görmektedir. Şu ana kadar 35.000’den fazla bilimsel çalışmada yer alan bu yapılar, klasik hücre tedavilerinin ötesinde, daha güvenli ve hedefe yönelik uygulamalara kapı aralamaktadır. Saç dökülmesi tedavisinde ise eksozomlar, saç kökleriyle doğrudan iletişim kurarak onların yaşamsal döngüsünü yeniden düzenleyebilme özelliğiyle ön plana çıkmaktadır.

Saç dökülmesi, genetik faktörler, hormonal dengesizlik, çevresel etkenler ya da inflamasyon kaynaklı olabilir. Eksozomlar bu sürece müdahale etme potansiyeli taşıyan biyolojik haberci yapılar olarak görev yapar. Saçlı deriye uygulandığında, içerdiği mikroRNA’lar, büyüme faktörleri ve proteinler sayesinde saç köklerinin uyarılmasını sağlar. Hasar görmüş ya da uyku evresine geçmiş saç kökleri yeniden aktive olurken, mevcut saçların kalitesi de artar. Aynı zamanda saçlı derideki inflamasyonu azaltarak, sağlıklı bir büyüme ortamı oluşturur. Eksozomlar hücresel düzeyde saç folikülleriyle etkileşime geçerek hem yeni saç oluşumunu teşvik eder hem de var olan saçların dökülmesini yavaşlatır. Bu sayede hem dökülmeyi durdurmaya yönelik hem de hacim kazandıran bir etki sağlanabilir.
Eksozom tedavisi, saç dökülmesine karşı klinik ortamda uygulanan konforlu ve cerrahi olmayan bir işlemdir. Tedavi öncesinde yapılan dermatolojik değerlendirme ile saç dökülmesinin tipi, yoğunluğu ve hastanın beklentileri analiz edilir. Uygulama sırasında, eksozom içeriği saçlı derinin belirli bölgelerine çok ince iğneler yardımıyla enjekte edilir. Bu işlem genellikle lokal anesteziye gerek kalmadan, kısa sürede ve ağrısız şekilde tamamlanır. Tedavi sonrasında kişi günlük hayatına hemen dönebilir. Seans sayısı kişinin ihtiyacına göre değişse de genellikle 1 ila 3 uygulama arasında planlama yapılır. Saç ekimi sonrası destekleyici olarak da kullanılabilen bu tedavi, saç köklerinin adaptasyon sürecini güçlendirir ve daha yoğun, güçlü bir saç görünümünü mümkün kılar.
Eksozom tedavisi, saç dökülmesi yaşayan pek çok kişi için güvenli ve etkili bir seçenek sunar. Erkeklerde yaygın olarak görülen androgenetik alopesi gibi genetik kaynaklı saç dökülmelerinde olduğu kadar, kadınlarda hormonal veya stres kaynaklı dökülme yaşayan bireylerde de başarıyla kullanılabilir. Özellikle saç yoğunluğunda azalma fark eden, saç teli incelen bireyler için ideal bir destek tedavisidir. Ayrıca doğum sonrası, mevsim geçişleri veya hastalık sonrası ani saç dökülmesi yaşayan kişilerde de etkili sonuçlar alınabilir. Saç ekimi yaptırmış kişilerde ise, iyileşme sürecini hızlandırmak ve ekilen greftlerin tutunmasını desteklemek amacıyla eksozom tedavisi önerilebilir.
Eksozom tedavisi, tamamen biyolojik ve doğal yapıda olması nedeniyle cerrahi müdahale gerektirmeyen, minimal invaziv bir yaklaşımdır. Uygulama sonrasında sosyal yaşamı kısıtlamadan günlük hayata dönülebilmesi büyük bir konfor sağlar. Tedavi sırasında kullanılan eksozomlar, hücre dışı doğal haberci sistemler olarak görev yaptıkları için, vücudun kendi onarıcı sistemlerini aktive ederler. Herhangi bir katkı maddesi ya da kimyasal içermemesi sayesinde, hassas cilt tiplerinde bile güvenle uygulanabilir. Ayrıca iyileşme süresi kısa, etki süresi uzun vadeli olduğu için, kalıcı saç kalitesi artışı hedefleyen bireyler açısından da avantajlıdır. En önemlisi, klasik saç mezoterapilerine kıyasla daha yoğun biyolojik içerik taşıdığı için, hücresel seviyede daha etkin ve kalıcı bir sonuç sağlar.
Eksozom tedavisinin sonuçları genellikle uygulamadan sonraki birkaç hafta içinde hissedilmeye başlar. İlk aşamada saç dökülmesinde gözle görülür bir azalma olurken, 1-2 ay içerisinde saçların daha canlı ve güçlü görünmeye başladığı fark edilir. Yeni saç oluşumu ise genellikle 3. aydan itibaren belirginleşir. Bu süreç kişinin genetik yapısına, yaşam tarzına ve tedaviye verdiği bireysel yanıta bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Kalıcı ve tatmin edici sonuçlar için tedavi sürecinin kişiye özel planlanması önemlidir. Düzenli aralıklarla yapılan destek seansları, elde edilen kazanımın uzun süre korunmasına yardımcı olur.
Aşağıdaki formu doldurun, kısa süre içinde sizinle iletişime geçeceğiz.